eSIM Nasıl Çalışır?

Çoğunlukla yıllar boyu köşesinde sessizce bekleyen bir teknoloji Apple tarafından benimsendikten sonra, birdenbire manşet olur. Yaklaşık üç yıl önce, eSIM teknolojisini destekleyen ilk akıllı saatle ilgili bir yazı yayınlamıştık ama normal bir SIM karta sanal bir SIM’in eklenmesine imkan tanıyan bu teknoloji; ancak iPhone XR, XS ve XS Max tarafından desteklenmeye başladıktan sonra popülerleşti.

Çoğunlukla yıllar boyu köşesinde sessizce bekleyen bir teknoloji Apple tarafından benimsendikten sonra, birdenbire manşet olur. Yaklaşık üç yıl önce, eSIM teknolojisini destekleyen ilk akıllı saatle ilgili bir yazı yayınlamıştık ama normal bir SIM karta sanal bir SIM’in eklenmesine imkan tanıyan bu teknoloji; ancak iPhone XR, XS ve XS Max tarafından desteklenmeye başladıktan sonra popülerleşti.

Bu teknoloji nasıl çalışır ve avantajları nelerdir? Bu soruların yanıtlarına kısaca bir göz atalım.

SIM kartın gelişimi

İlk cep telefonlarında SIM kart yoktu. Bunun yerine, bir telefon operatörü tarafından programlanıyorlardı ve şebekede tanınabilmelerine yarayan “kullanıcı hesabı” da cihazın belleğinde saklanıyordu. SIM kartlar GSM standardına 1991’de girerek kullanıcılara sadece mikroçipli bir plastik parçası taktıkları telefonlarını herhangi bir şebekede kullanma ve operatör hesaplarını (yani cep telefonu numaralarını) da herhangi bir telefonda kullanma imkanını verdi.

Şebekeye bağlanan aygıtların telefonlar ve modemlerle sınırlı olduğu süre boyunca bu düzenleme herkes için yeterliydi. Yıllar geçtikçe SIM kartların başına gelen tek şey gittikçe küçülmek oldu: Normal SIM olarak da bildiğimiz mini SIM kartların yerini önce mikro SIM’ler, ardından da nano SIM’ler aldı. Ama bağlantı pedleri dışında bir milimetre bile fazladan plastik içermeyen nano SIM’lerle birlikte, mümkün olan en küçük SIM kart sınırına da ulaşılmış oldu.

Artık sensörleri, akıllı telefonları ve daha da minik diğer aygıtlarıyla beraber hayatımıza giren Nesnelerin İnterneti nedeniyle bir nano SIM yuvası bile kabul edilemez bir lüks haline geldi. Böylece yerleşik bir SIM kart olan eSIM çağı başladı.

İlk bakışta, programlanabilen telefonlara geri dönülüyormuş gibi görünebilir. Ancak devrim niteliğindeki bu mikroçip (yaklaşık 5×6 mm boyutuyla nano SIM’den çok daha küçüktür) sadece abonelik verilerini saklamakla kalmaz, aynı zamanda over the air (kablosuz) yöntemiyle uzaktan da indirilebilir. Uygulamada bu teknoloji, on binlerce park sensörüne ya da sokak lambası kontrol modülüne elle SIM kart takma veya operatör değiştirirken bir sürü kartı tekrar sipariş etme gerekliliğini ortadan kaldırır.

Mobil iletişim artık daha da mobil hale geldi

Anlaşılan o ki eSIM teknolojisi sadece akıllı cihazlar için değil, telefon SIM kartlarının uzaktan satılması için de harika bir icat. Operatörler başlangıç paketlerinden, perakende mağazaların kiralarından, bayi ücretlerinden ve daha birçok şeyden tasarruf sağlarken bu hizmeti satın alan halk da bir mağazaya gitme ya da başlangıç paketini teslim almayı bekleme derdinden kurtulur.

Ayrıca dolaşım ücreti ödemekten kaçınan gezginler için de mükemmeldir. Uygun tarifeyi çevrimiçi satın alarak doğrudan telefonunuza indirmek, yurt dışında bir mağazadan satın almaktan çok daha kolaydır, özellikle de bulunduğunuz ülkenin dilini bilmiyorsanız.

eSIM’e geçişin bir anda gerçekleşememesinin nedeni

Aslında, eSIM teknolojisinin avantajları kadar dezavantajları da var, en azından operatörler için.

Hizmetlerin satışını basitleştirdiği kesin ama aynı zamanda müşterilerin rakip firmalara geçişini de kolaylaştırır. Şu an için yeni bir SIM kart sipariş etmekle kartı teslim almak arasında biraz zaman geçmesi gerekiyor. eSIM’de ise aktivasyon kodu elinize çok daha çabuk geçebilir. Bu da başka firmalara geçiş yapmayı kolaylaştırıyor. Operatörler onlardan bu kadar kolay vazgeçmenizi tabii ki istemez.

İkincisi, Batılı ülkelerin çoğunda akıllı telefonlar sözleşmeyle satılır yani onları satın aldığınız operatöre bağlıdır ve sadece o operatör tarafından verilmiş SIM kartlarla çalışır. Apple ise tüm bu ekosistemi bozarak inisiyatifi aygıt üreticilerine veriyor ve operatörleri çevrimiçi satış yapmaya teşvik ediyor.

Iphone’lar dahil hiçbir telefonda eSIM olmazsa…

Sadece operatörler değil kanun koyucular da eSIM’in yaygınlaşmasına direniyor. Bazı ülkelerde, yasalara göre bir SIM kimliğinin (bu kimlik yalnızca fiziksel SIM’lerde bulunur) sözleşmede belirtilmesi şarttır. Ayrıca, bazı ülkelerde operatörler abonelerle ilgili pasaporta dayalı kimlik kontrolü yapmak zorundadır ama teoride bu sorun kolayca çözülebilir. Örneğin, bazı kullanıcılar pasaport ile yaptıkları özçekimi kaydolurken kullanabilir. (Çalınan diğer kişisel verilerde olduğu gibi bu özçekimlerin de darknet’te satıldığı doğrudur.)

Apple’ın dünyadaki en büyük pazarlarından biri olan Çin halkı da eSIM teknolojisini deneme şansına şu an için sahip olamayacak. Apple’ın resmi sitesindeki bilgilere göre, Çin’de dahili eSIM kartlı iPhone yerine iki nano SIM yuvasına sahip modeller satışa sunulacak. Benzer şekilde, Hong Kong ve Macau’daki yeni cihazlarda da iki adet çıkarılabilir SIM kart olacak. Aslında eSIM bu ülkelerde kullanılabilecek olsa da bu özellik yalnızca iPhone XS akıllı telefonlarla sınırlı olacak.

eSIM’i hangi operatörler destekliyor?

Şu an için, birçok Avrupa ülkesinin yanı sıra Kanada, Katar, Singapur, Tayvan, Hong Kong, Tayland, BAE, Hindistan, Kuveyt ve ABD’de de mobil operatörler iPhone için eSIM satıyor.

Ayrıca Truphone ve GigSky gibi uluslararası operatörlerden “turist” SIM kartlar da satın alınabilir. Aslında çoğu kişi için seyahat SIM’leri yakın gelecekte eSIM’i denemenin tek yolu. Operatörlerin eSIM işlevlerini desteklediği bir avuç ülkede, bu hizmetler sadece yerel halkın kullanımına açık ve kilitli telefonlarda (yani belli bir operatöre bağlı olanlarda) da işe yaramıyor.

eSIM kullanımı sırasında mobil şebekeye erişim

Sanal bir SIM karta bağlanmak karmaşık değildir. Abonenin, operatörün oluşturduğu bir QR kodunu taraması ya da şu parametreleri elle girmesi yeterlidir: SM-DP+ (Abonelik Yönetimi Veri Hazırlama) sunucusu adresi ve aktivasyon kodu. Bu bilgiler, operatör tarafından temin edilir.

SM-DP+ sunucusu abone profillerinin oluşturulduğu yerdir. Cihazdaki LPA (Yerel Profil Asistanı) programı, sunucudan ilgili profili talep ederek bu profili, daha sonra şifreli biçimde saklanacağı mikroçip olan eUICC’ye (gömülü Üniversal Entegre Devre Kartı) yükler. eUICC şebeke yetkilendirmesinde de kullanılır.

Ayrıca alışıldık SIM’lerdeki 64 ya da 128 KB’a kıyasla 512 KB bellek kapasitesi sayesinde aynı anda birden fazla SIM profilini barındırabilir. Bu da kullanıcılara sanal SIM’ler arasında geçiş yapma imkanı tanır. Yeni iPhone’da bu işlem için şu sıra takip edilir: Settings (Ayarlar) -> Cellular (Hücresel) -> Cellular Plans (Hücresel Planlar).

Gördüğünüz gibi, bütün bu kısaltmalara rağmen, eSIM’e bağlanmanın hiçbir zor tarafı yok. Bize sorarsanız, yeni iPhone’u satın alanlar bu özelliği de bir denemeli. Bu teknoloji ülkenizde henüz desteklenmiyor olsa bile yurt dışındayken bir sanal SIM kart satın alabilirsiniz.

İpuçları